Yaşlanmanın en önemli etkilerinden bir tanesi de yüzde hacim kaybı oluşmasıdır. Genç yaşlarda yüz olgun bir üzüm tanesi gibidir; dolgun, hacimli ve kırışıksız. Yaşlanmayla birlikte yüzdeki hacim azalır ve yüz kuru üzüm görüntüsü almaya başlar. Hacim kaybolur ve kırışıklıklar oluşur. Yüz germe gibi ameliyatlı uygulamalar ile kırışıklıklar ve sarkmalar giderilebilir, ancak kaybolan hacim tekrar yerine konmazsa genelde doğal görünümden uzak sonuçlar elde edilir. Bir kuru üzümü tekrar taze ve olgun bir üzüme dönüştürmek için mutlaka bir miktar hacim ilave edilmelidir. Hacim ilave edilmeden sadece gerildiği durumda kuru üzüm, taze üzümden çok daha fazla bir bezelyeye benzeyecektir.
Yaşlanmayla birlikte yüzün pek çok bölümünde hacim kayıpları oluşur.
Bu alanlar avurt bölgesi, alın, dudaklar ve dudak çevresidir. Avurtlar
hacim kaybı ve sarkma sonucu yüzün göze yakın üst bölümündeki orijinal
pozisyonlarından daha aşağı bir seviyeye gelirler. Bu durum nazobinal
çizgilerin (burnun iki yanından ağız kenarlarına uzanan çizgiler), oral
komisürlerin (dudak yanlarından aşağı doğru olan çizgiler) ve çene
altındaki derinin sarkarak gıdık oluşmasına sebep olur. Sonuçta yüz
giderek daha kare şeklinde ve maskulen bir görünüm almaya başlar.
Bunun
tersine, genç bir yüz ters bir üçgene benzer, gözlerden geçen çizgi
üçgenin tabanını çene ise uç kısmını oluşturur. Hacim kaybı alın
bölgesinde de oluşabilir, bu durumda üst orbital (göz çevresi) kısım
yüze iskeletimsi bir görünüm verecek şekilde açığa çıkar. Dudaklardaki
hacim kaybı, dudakların daha ince sınırlarının daha az belirgin olmasına
sebep olur.
Bu alanların hacminin arttırılarak rejuvenasyonu (gençleştirilmesi) sonucu daha genç ve aynı zamanda doğal bir görünüm elde edilmesi sağlanabilmektedir. Hacim kaybının en yaygın tedavisi bu kaybın dolgu maddeleri ile telafi edilmesidir. Dermal dolgu maddeleri enjeksiyonu uzun yıllardan beri bir antiaging yöntemi olarak kullanılmaktadır. Günümüzde yüz dolgusu işleminin yapıldığı çok çeşitli dolgu maddeleri mevcuttur.
Dolgu maddeleri yüzün çeşitli bölgelerinde yaşlanmanın etkilerini yavaşlatmak ve hacim kaybını engellemek için oldukça başarılı şekilde kullanılabilmektedir. Burun ve dudak kenarını birleştiren nazobinal çizgiler, dudak kenarından çeneye doğru inen çizgiler ve elmacık kemikleri bölgesi en yaygın yüz dolgusu yapılan bölgelerdir.
Jel kıvamında ve şeffaf olan hyaluronic asit bazlı dolgu maddesi uygun miktarlarda sorunlu olan bölgelere enjekte edilir. Hyaluronic asit dokular arası doğal dolgu maddesidir ve vücut tarafından kolayca tolere edilir. Enjekte edilen madde bulunduğu yerde genişler ve yüze hacim kazandırır. Yüz dolgusu işleminden önce test yapılmasına gerek yoktur. İşlem yaklaşık çalışılacak bölgeye göre 1 – 1,5 saat sürer. Ağrı hissini azaltmak için lokal bir anestezik uygulanabilir. Hyaluronic asit ile yapılan uygulamalarda kullanılan materyale göre işlemin etkisi 3 ile 12 ay arasında değişir. Yüz dolgusu işleminden önce doktorunuza hangi materyali kullandığını ve etki süresinin yaklaşık ne kadar olduğunu sorunuz. Ucuz dolgu maddelerinin etki süresi daha kısadır.