Sıkça Sorulan Sorular

Hayır, FUE işlemi sonrasında donör bölgede çıplak gözle görülebilir herhangi bir iz kalmaz.

Saçlar 1  mm. uzunlukta kalacak şekilde kısaltılır. Ancak saç yapısı uygun olan hastalarda alınacak kök sayısı fazla yüksek değilse verici alan şeritler şeklinde traş edilir ve köklerin alındığı yerler girişimden hemen sonra bile üzerine saç taranarak saklanabilir.

Dermatoloji (Cildiye) uzmanları ve plastik cerrahi uzmanları ekiplerinde bulunan diğer sağlık personeli (teknisyen-tekniker-hemşire v.s.) ile birlikte bu operasyonları gerçekleştirirler. Bunun nedeni bu işlemin cilt üzerinde ve mikro cerrahi kategorisine girmesi ve medikal bilgi gerektirmesidir.
Herhangi bir güzellik uzmanı, ya da estetisyenin bu ameliyatı gerçekleştirme izni, bilgisi, yetkisi yoktur.

Bu süre, nakledilecek kök sayısına ve hastanın saç yapısına göre değişebilir. Bir seansta ortalama 2.500 ila 10.000 fu (kök) nakledilir ve her seans ortalama 5 ila 6 saat sürer.

 Bu teknikle yapılan operasyonlarda verici alanın kapasitesiyle doğru orantılı olarak bir gün içerisinde 2.500-10.000 kadar fu (kök) nakli gerçekleştirilebilir. Yapılan araştırmaların sonucunda bu rakamın üstüne çıkılmasının optimal olmayan sonuçlar doğurduğunu gözlemlenmiştir.

Operasyondan 1 ay sonra denize ve havuza girebilirsiniz.

Operasyondan yedi gün sonra yürüyüş ve hafif egzersizler yapabilir, iki hafta sonra da spor rutininize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

Bu, hastalarımıza bıraktığımız bir karardır. Medikal anlamda operasyonun hemen ardından sosyal yaşantınızı kaldığı yerden devam ettirmeniz için hiçbir sakınca yoktur. Verici alanda ve saç naklinin gerçekleştirildiği bölgedeki kabuklanma bir hafta içinde kaybolur.

Hayır botox verilen bir bölge şişmez. Bu işlem ayrı bir kategoriye giren dolgu maddeleri ile yapılır.


Yanıtı çok basit. Gıda tolerans testi (IgG) kontrolü yoluyla anlaşılabilen ve daha geç ortaya çıkan reaksiyonları gösterir. Doktorunuzun size yapmış olduğu alerji testinde ise başka bir araştırma yapılıyor. Onun yapmış olduğu test (IgE) kontrolü yoluyla sizde hemen meydana gelen reaksiyonları anlama testidir.

IgG reaksiyonları barsak florasının rahatsız edilmesi durumunda ortaya çıkar ve siz yeme alışkanlığınızı değiştirmeye devam ettiğinizde azalır. IgE reaksiyonları ise tek tük ortaya çıkar ancak ömür boyu kalıcı olur.

Bunu genellemek mümkün değildir. Gıda duyarlılığı özgün bir konudur. Birine çok iyi gelen bir diğeri için son derece zarar verici olabilmektedir. Buna rağmen gıda tolerans testi, süt ve süt ürünleri ile tahıl çeşitlerinin insanların büyük bir çoğunluğunda bağışıklık sistemi ile ilgili immünolojik reaksiyonlara sebebiyet verdiğini ortaya koymuştur. Gluten, yumurta akı (tavuk yumurtası), süt ürünleri ve bira/hamur mayası çok güçlü antijenler oluşmasına neden olmaktadır. Bir duyarlılık söz konusu olduğunda bunlardan mutlaka uzak durulmalıdır. Ancak bunlardan uzak durabilmek de son derece zordur, zira endüstriyel üretilmiş bir çok gıda maddesinde bu maddeler gizli bir şekilde yer almaktadırlar.


Hayır, normal koşullarda böyle bir tekrara gerek yoktur. Yeniden yapılan bir testte bazı antikorların varlığına rastlanamamış olsa dahi, bu sizin reaksiyon verdiğiniz gıda maddelerini hiç düşünmeden yeniden tüketebileceğiniz anlamına gelmez. Zira bağışıklık sisteminin bir hafızası vardır ve daha önce reaksiyon gösterdiği bir gıda maddesi ile karşı karşıya geldiğinde yeniden bu antikorları üretmeye başlar. Bu antikorların büyük bir çoğunluğu yeme alışkanlığınızı değiştirdiğinizde nihai olarak ortadan kaybolurlar. Ancak önemli olan, bağırsağınızın yeme alışkanlığını değiştirmenizin ardından tekrar normal fonksiyonuna kavuşmasından sonra, bu antikorların tekrardan bağışıklık sistemi ile çatışmaya girmemesidir. Söz konusu test ancak ve ancak, sizin yeme alışkanlıklarınızı değiştirmenize rağmen, semptomların yeniden ortaya çıkması halinde yinelenmelidir. Bu muhtemelen yeni duyarlılıkların oluştuğunun bir işaretidir. Sadece bilgilenme amacı ile testi tekrarlamak istiyorsanız bunu iki yıl sonra yapmanız uygun olur.


Bazı gıda maddeleri aynı bitki familyasının üyeleridirler. Örneğin tütün, patates ve domates gibi. Hiç soya yemediğiniz halde soyaya karşı bir reaksiyon göstermeniz de olasılıklar dahilinde olabilmektedir. Bunun dışında bunların nedenlerinden bir diğeri de bazı gıda maddelerinin aynı maddeleri ihtiva ediyor olmasıdır.


Evet, yapmanız gereken en iyi şey bu olur. Yeme alışkanlıklarınızı değiştirmek sureti ile eklem sorunlarınızı hafifletmeniz de mümkündür. Bu şekilde davranırsanız ilaç tedavisine belki de gerek duymayacaksınız.


Ender bulunan egzotik meyveler ve sebzeler gibi gıda maddeleri çok az insanda duyarlılık yaratmıştır. Eğer bunlardan tüketmek isterseniz, yiyebilirsiniz. Eğer bu tür gıdaları bir müddet tükettikten sonra sizde farklı reaksiyonlara sebebiyet vermediğini tespit etmişseniz, korkmadan yemeye devam edebilirsiniz. Fakat bu tür gıdaları tek tek ve en az bir hafta arayla yiyecek listenize almanızı öneririz. 


Bir gıda maddesine karşı duyarlılığın olması ile o gıda maddesine karşı aşırı yeme isteği duymak arasındaki bağlantı bilinmektedir. Eğer bedeninizin kaldıramadığı bir gıda maddesine karşı aşırı istek duyuyorsanız, bu isteğinize karşı direnmelisiniz. Normalde 3 ile 5 gün arasında bu aşırı istek kaybolur. Bunu başarabilmek için söz konusu gıdanın özünü ihtiva eden kokulu mumlar, çubuklar veya vücut yağları da kullanabilirsiniz.


Evet, yiyebilirsiniz. Ancak bunların beslenmedeki ağırlıklarını azaltmalısınız. Endüstriyel olarak üretilmekte olan şekerlemeler, çikolata ve benzeri ürünlerden ise mutlaka kaçınmalısınız. Onun yerine tatlandırılmış içecekler veya meyve yemeniz uygun olur.


Evet, ancak her gün aynı sebze karışımını tüketmemeye özen göstermelisiniz.